Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Ünal Çeviköz'ün Avrupa Komisyonu 2021 Türkiye raporu hakkında yazılı basın açıklaması

Siyaset 22.10.2021 - 13:38, Güncelleme: 22.10.2021 - 13:38 576+ kez okundu.
 

Ünal Çeviköz'ün Avrupa Komisyonu 2021 Türkiye raporu hakkında yazılı basın açıklaması

CHP İstanbul Milletvekili ve AB Uyum Komisyonu Başkanvekili Çeviköz’ün Avrupa Komisyonu 2021 Türkiye Raporu hakkındaki yazılı basın açıklaması şöyle:
Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan aday ve potansiyel aday ülkeler hakkındaki raporlar ve Genişleme Stratejisi 19 Ekim 2021 tarihinde açıklanmıştır. Anılan raporlar kapsamında yer alan “Türkiye Raporu” tarafımızca dikkatle incelenmiştir. Daha önce ilerleme raporu olarak adlandırılan ve kamuoyunda halen bu şekilde kabul gören raporun ana temasının geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “gerileme” olduğu endişeyle not edilmiştir. Bununla birlikte Türkiye-AB ilişkilerinde izlenen asimetrik tutumun Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs konularına yansıdığı görülerek, bazı birlik üyesi ülkelerin tek taraflı ithamlarına yer verildiği görülmüştür. Bu yaklaşımları kabul etmediğimizin altını kuvvetle çiziyoruz. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını ve Kıbrıs Türklerinin meşru haklarını AB çevrelerine kabul ettirmesi konusunda, AB ile ilişkilerin sürdürülmesinin önemi de ortadadır. Öte yandan, AB’nin de bölgedeki barışa ve güvenliğe katkı sağlayacak adımlar atması gerekmektedir. Türkiye ile işbirliği alanlarının başında yine göç konusu gelmektedir. İşbirliği alanları konusunda AB'nin Türkiye’den her yönüyle faydalandığı ama Türkiye’nin fayda elde edemediği dengesiz bir denkleme hapsedildiği raporun dilinden bir kez daha anlaşılmaktadır. 18 Mart Mutabakatının ülkemize yüklemiş olduğu külfetin boyutlarına rağmen hala güncelleme sürecinin başlatılmamış olması büyük bir eksikliktir. Gümrük birliğinin güncellenmesinin ele alınmamış olması da bir diğer önemli eksikliktir. AB çevrelerinde artık Türkiye’nin üyeliğinden bahsetmeyip daha çok üçüncü ülkelerle ilişkilere dönüşen bir söylemin söz konusu olduğunu anlaşılmaktadır. AB ile tam üyelik müzakerelerine başlayacak bir Türkiye devralan AKP iktidarlarının başarısızlığı sonucu Türkiye-AB ilişkileri bugün üçüncü ülke seviyesine gerilemiştir. Müzakere sürecinin kesintiye uğramasında AB’nin de kendi tutumunu gözden geçirmesinin zamanı gelmiştir. İnsan hakları ve temel hakların kötüye gidişinin sürmesi, başkanlık sistemine ve yargı bağımsızlığındaki eksikliklere ilişkin yapılan eleştiriler iktidar tarafından dikkate alınması gereken hususlardır. İktidar, görmezden gelen, yok sayan bu tavrıyla Türkiye’ye yönelik ithamlarla mücadele edememektedir. İktidar tarafından bağlayıcı olmadığı gerekçesiyle bugüne kadar hafife alınan ve değersiz bulunan bu kararlar, diğer bütün konularda Türkiye’ye bakışı etkilemekte ve Türkiye’nin haklı tezlerinin Avrupa başkentlerinde anlatılamamasına neden olmaktadır. Aynı durum iktidarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları ile ilgili kararlarını dikkate almaması nedeniyle Avrupa Konseyi ile olan ilişkilerimizde de ciddi sorunlar yaratmakta ve Türkiye'yi Avrupa kurumlarından giderek uzaklaştıran bir sonuç yaratmaktadır. CHP olarak, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini Cumhuriyet’in kurucu değerleri ekseninde temel bir hedef ve yurttaşlarımızın çağdaş dünyanın eşit bireyleri olacakları bir mihenk taşı olarak görüyoruz. AB’ye tam üyelik perspektifine sahip çıkıyor ve bu konudaki kararlı duruşumuzu yineliyoruz.  
CHP İstanbul Milletvekili ve AB Uyum Komisyonu Başkanvekili Çeviköz’ün Avrupa Komisyonu 2021 Türkiye Raporu hakkındaki yazılı basın açıklaması şöyle:

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan aday ve potansiyel aday ülkeler hakkındaki raporlar ve Genişleme Stratejisi 19 Ekim 2021 tarihinde açıklanmıştır. Anılan raporlar kapsamında yer alan “ Türkiye Raporu” tarafımızca dikkatle incelenmiştir.
Daha önce ilerleme raporu olarak adlandırılan ve kamuoyunda halen bu şekilde kabul gören raporun ana temasının geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “gerileme” olduğu endişeyle not edilmiştir. Bununla birlikte Türkiye- AB ilişkilerinde izlenen asimetrik tutumun Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs konularına yansıdığı görülerek, bazı birlik üyesi ülkelerin tek taraflı ithamlarına yer verildiği görülmüştür. Bu yaklaşımları kabul etmediğimizin altını kuvvetle çiziyoruz.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını ve Kıbrıs Türklerinin meşru haklarını AB çevrelerine kabul ettirmesi konusunda, AB ile ilişkilerin sürdürülmesinin önemi de ortadadır. Öte yandan, AB’nin de bölgedeki barışa ve güvenliğe katkı sağlayacak adımlar atması gerekmektedir.
Türkiye ile işbirliği alanlarının başında yine göç konusu gelmektedir. İşbirliği alanları konusunda AB'nin Türkiye’den her yönüyle faydalandığı ama Türkiye’nin fayda elde edemediği dengesiz bir denkleme hapsedildiği raporun dilinden bir kez daha anlaşılmaktadır.
18 Mart Mutabakatının ülkemize yüklemiş olduğu külfetin boyutlarına rağmen hala güncelleme sürecinin başlatılmamış olması büyük bir eksikliktir. Gümrük birliğinin güncellenmesinin ele alınmamış olması da bir diğer önemli eksikliktir.
AB çevrelerinde artık Türkiye’nin üyeliğinden bahsetmeyip daha çok üçüncü ülkelerle ilişkilere dönüşen bir söylemin söz konusu olduğunu anlaşılmaktadır.  AB ile tam üyelik müzakerelerine başlayacak bir Türkiye devralan AKP iktidarlarının başarısızlığı sonucu Türkiye- AB ilişkileri bugün üçüncü ülke seviyesine gerilemiştir. Müzakere sürecinin kesintiye uğramasında AB’nin de kendi tutumunu gözden geçirmesinin zamanı gelmiştir.
İnsan hakları ve temel hakların kötüye gidişinin sürmesi, başkanlık sistemine ve yargı bağımsızlığındaki eksikliklere ilişkin yapılan eleştiriler iktidar tarafından dikkate alınması gereken hususlardır. İktidar, görmezden gelen, yok sayan bu tavrıyla Türkiye’ye yönelik ithamlarla mücadele edememektedir. İktidar tarafından bağlayıcı olmadığı gerekçesiyle bugüne kadar hafife alınan ve değersiz bulunan bu kararlar, diğer bütün konularda Türkiye’ye bakışı etkilemekte ve Türkiye’nin haklı tezlerinin Avrupa başkentlerinde anlatılamamasına neden olmaktadır. Aynı durum iktidarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları ile ilgili kararlarını dikkate almaması nedeniyle Avrupa Konseyi ile olan ilişkilerimizde de ciddi sorunlar yaratmakta ve Türkiye'yi Avrupa kurumlarından giderek uzaklaştıran bir sonuç yaratmaktadır.
CHP olarak, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini Cumhuriyet’in kurucu değerleri ekseninde temel bir hedef ve yurttaşlarımızın çağdaş dünyanın eşit bireyleri olacakları bir mihenk taşı olarak görüyoruz. AB’ye tam üyelik perspektifine sahip çıkıyor ve bu konudaki kararlı duruşumuzu yineliyoruz.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetehalk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.