Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Ankara, Tel Aviv, Washington hattı

Büyük Ortadoğu projesi kapsamında gerçekleştirilen tüm operasyonların merkezinde İsrail olsa bile kalbinde büyük Türk coğrafyası olduğu herkes tarafından bilinmelidir. Türkiye'nin bugün var olan coğrafik devlet sınırları Avrupa'nın ötesinden Hazar'ın ilerisine Pekin'e kadar ulaşmaktadır. Bugün tahminini demografik yapısı 1,5 Milyar olan Büyük Türkiye, birbirine bağdaşık devlet sınırları ve kök ile kültür bağları sayesinde 3 Milyar nüfusuna yaklaşmaktadır. Hem Müslüman topluluklar hemde Hristiyan Türk toplumunu incelediğimizde küresel emperyalist güçlerin karşısında durabilecek tek güç olarak Türkiye Birleşik Devletleri'ni görürüz.    Türkiye’nin en kalabalık savaş ordularına ev sahipliği yaptığını anlatmaya lüzum görmüyorum. Son 12 yıldır Türkiye, çevresindeki çok sayıda ülke ile Afrika ve Avrupa kıtasında ordular eğiterek modernize etti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığını kendi varlık gerçekliği olarak kabul gören bu ordular, elbette ülke dinamiklerinde de Türkiye öncelikli politikalar ve yatırımlar gerçekleştirdi, gerçekleştiriyor. Üs bölgeleri ile egemen bir coğrafyaya yayılan ve gölge isim olarak NATO ifadesini kullanan Amerika, son dönemde Tel Aviv kıskacında. İsrail'in savaştan yorulan ve kendi içinde sıkışan Yahudi halkı, artık yeryüzünde korku ile gezmek istemiyor. Yahudi Z kuşağın kıtalar üssü özgürlük ve barış çağrısı her geçen gün güç kazanırken, Filistin'in özgürleşmesi ve devletleşmesi fikri de hızla somut bir yaşam buluyor. Kabul etmeliyiz ki, yeni Türkiye’nin kalbi Ortadoğu'dur. Akdeniz'e yeniden hakim olacak bir Türkiye ile hem Avrupa'ya hemde Afrika'ya hükümdar olmak mümkün. Türkiye'nin bölgedeki en değerli üssü konumunda olan Sudan yine askeri bir darbe ile karşı karşıya kaldı. Tel Aviv oyuncularının Washington üzerindeki Biden oyunları yakın zamanda son bulacak. Yorgun ve hasta olduğu toplantılarda kapanan gözlerinden iyice anlaşılan Biden'ın yanı sıra Recep Tayyip Erdoğan fazlasıyla diri ve dik. Her ne kadar son dönemde birileri Cumhurbaşkanı Erdoğan için "hasta adam" gibi yakışıksız bir ifadeyi toplumun hafızasına kazımaya çalışıyor olsa bile, bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti her daim 18 yaşındadır.    ***   Başkanlık sistemi ile hızla teknokrat bir yönetim biçimi ile yönetilmeye başlayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en önemli hedefi, ekonomik büyümeyi ve milli üretimi yerli imkanlarla yeniden canlandırmak. Yabancı sermayenin yaşadığı küresel güç kaybı ve herşeyden önemlisi dünya üzerindeki hammadde stoklarının ve rezervlerinin güvenliği hususu fazlası ile değerli. Türk Silahlı Kuvvetlerinin son dönemde Milli İstihbarat Teşkilatı ile birlikte gerçekleştirdiği sınır ötesi nokta operasyonlar ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülen stratejik adımlar eksiklere rağmen hedefe başarı ile yürüdüğümüzü belgeliyor. Özellikle TİKA ile birlikte hayata geçirilen projelerin ortak fayda sağladığı büyük bir gerçeklik. Peki, tüm bu yolculuk içerisinde Bakü, Tiflis, Moskova hattının güvenliğini ve güvenilirliğini ne kadar daha koruyacağız?    Türkiye’nin iç siyasi dengelerinin değişmesi söz konusu olduğunda Ankara, Tel Aviv, Washington hattındaki dengeler ve oyunlar ile oyun kurucular bu süreçten nasıl etkilenecek? Tüm çıplaklığıyla ortada olan küresel dengeleri de değerlendirdiğimizde, bugüne kadar yazdığımız her hususun yaşanması an itibariyle kaçınılmaz bir gerçekliktir diyebilirim. 
Ekleme Tarihi: 02 Kasım 2021 - Salı

Ankara, Tel Aviv, Washington hattı

Büyük Ortadoğu projesi kapsamında gerçekleştirilen tüm operasyonların merkezinde İsrail olsa bile kalbinde büyük Türk coğrafyası olduğu herkes tarafından bilinmelidir. Türkiye'nin bugün var olan coğrafik devlet sınırları Avrupa'nın ötesinden Hazar'ın ilerisine Pekin'e kadar ulaşmaktadır. Bugün tahminini demografik yapısı 1,5 Milyar olan Büyük Türkiye, birbirine bağdaşık devlet sınırları ve kök ile kültür bağları sayesinde 3 Milyar nüfusuna yaklaşmaktadır. Hem Müslüman topluluklar hemde Hristiyan Türk toplumunu incelediğimizde küresel emperyalist güçlerin karşısında durabilecek tek güç olarak Türkiye Birleşik Devletleri'ni görürüz. 

 

Türkiye’nin en kalabalık savaş ordularına ev sahipliği yaptığını anlatmaya lüzum görmüyorum. Son 12 yıldır Türkiye, çevresindeki çok sayıda ülke ile Afrika ve Avrupa kıtasında ordular eğiterek modernize etti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığını kendi varlık gerçekliği olarak kabul gören bu ordular, elbette ülke dinamiklerinde de Türkiye öncelikli politikalar ve yatırımlar gerçekleştirdi, gerçekleştiriyor. Üs bölgeleri ile egemen bir coğrafyaya yayılan ve gölge isim olarak NATO ifadesini kullanan Amerika, son dönemde Tel Aviv kıskacında. İsrail'in savaştan yorulan ve kendi içinde sıkışan Yahudi halkı, artık yeryüzünde korku ile gezmek istemiyor. Yahudi Z kuşağın kıtalar üssü özgürlük ve barış çağrısı her geçen gün güç kazanırken, Filistin'in özgürleşmesi ve devletleşmesi fikri de hızla somut bir yaşam buluyor. Kabul etmeliyiz ki, yeni Türkiye’nin kalbi Ortadoğu'dur. Akdeniz'e yeniden hakim olacak bir Türkiye ile hem Avrupa'ya hemde Afrika'ya hükümdar olmak mümkün. Türkiye'nin bölgedeki en değerli üssü konumunda olan Sudan yine askeri bir darbe ile karşı karşıya kaldı. Tel Aviv oyuncularının Washington üzerindeki Biden oyunları yakın zamanda son bulacak. Yorgun ve hasta olduğu toplantılarda kapanan gözlerinden iyice anlaşılan Biden'ın yanı sıra Recep Tayyip Erdoğan fazlasıyla diri ve dik. Her ne kadar son dönemde birileri Cumhurbaşkanı Erdoğan için "hasta adam" gibi yakışıksız bir ifadeyi toplumun hafızasına kazımaya çalışıyor olsa bile, bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti her daim 18 yaşındadır. 

 

***

 

Başkanlık sistemi ile hızla teknokrat bir yönetim biçimi ile yönetilmeye başlayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en önemli hedefi, ekonomik büyümeyi ve milli üretimi yerli imkanlarla yeniden canlandırmak. Yabancı sermayenin yaşadığı küresel güç kaybı ve herşeyden önemlisi dünya üzerindeki hammadde stoklarının ve rezervlerinin güvenliği hususu fazlası ile değerli. Türk Silahlı Kuvvetlerinin son dönemde Milli İstihbarat Teşkilatı ile birlikte gerçekleştirdiği sınır ötesi nokta operasyonlar ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülen stratejik adımlar eksiklere rağmen hedefe başarı ile yürüdüğümüzü belgeliyor. Özellikle TİKA ile birlikte hayata geçirilen projelerin ortak fayda sağladığı büyük bir gerçeklik. Peki, tüm bu yolculuk içerisinde Bakü, Tiflis, Moskova hattının güvenliğini ve güvenilirliğini ne kadar daha koruyacağız? 

 

Türkiye’nin iç siyasi dengelerinin değişmesi söz konusu olduğunda Ankara, Tel Aviv, Washington hattındaki dengeler ve oyunlar ile oyun kurucular bu süreçten nasıl etkilenecek? Tüm çıplaklığıyla ortada olan küresel dengeleri de değerlendirdiğimizde, bugüne kadar yazdığımız her hususun yaşanması an itibariyle kaçınılmaz bir gerçekliktir diyebilirim. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetehalk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.