Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Bir bakmışsınız AY tutuldu!

Kolay mı sanıryorsunuz yeryüzünde göklerin hakimiyetini? Güneş kadar Ay değerli değil mi? Bir Hilal uğruna ölenlerin sevdası üç beş kuruşa hiç edilebilir mi? Bir bakmışsınız Ay tutulmuş...   Halimize şükür etmez olduk. Devlet ile hükümeti birbirinden ayırır olduk. Hadi buyurun gidin, sizi tutan mı var? Amerika, Avrupa veya Afrika, Türkiye'den daha mı iyi? Göç Müdürlüklerine gidin. İl ve İlçe müdürlerinin çaylarını, kahvelerini için. Gidin ve görün oradaki vatansızlık gerçeğini. Açıkçası Türkiye, bugün doğru yönetilmiyor! Eskiden olacaktı da Türkiye'yi eleştirebilecektiniz. Sıkıp geçiyorlardı adamın kafasına! Ama beyaz toros ile ama hain bir kaza ile ölüp gidiyordunuz. Bugün "özgürlük yok" diyenlerin babaları iyi bilir bugünkü özgürlüğün kıymetini! Siz, hiç kendi vatanınızda "hain" oldunuz mu? Veyahut İngilizce konuşurken, Arapça konuşurken, Balkan dillerini konuşurken, Kürtçe konuştunuz diye karakol ve cezaevi yüzü gördünüz mü? Mahkemelerin soğuk yüzü ile yüzleştiniz mi hiç? Yüzleşmediyseniz eğer oturun oturduğunuz yerde. Davulun sesi uzaktan hoş geliyor size...   Gecenin bir yarısı pencereden dışarı bakıp sokak lambası yanmadığı için isyan edebildiğiniz bir ülke Türkiye. Veyahut trafik lambalarının 1 saaat arıza yapması nedeniyle hükümeti istifaya çağırabilecek kadar cahil insanların olduğu bir memleket. Mesele memleket aslında lakin, niyet mi farklı yoksa yöntem mi? Elbette herşey dört dörtlük demiyorum. Bazen akıl verenlerde oluyor bize; "Ömer bey şunları da yaz" diye... Soruyorum o çok bilmişlere; "bugün kaç gazete veya köşe yazarı okudunuz? Veyahut benim yazımı okudunuz mu?" diye. Emin olun okumamış oluyorlar! Aslında beklemiyorum okumalarını da... Eskiden bu soruları sorar arkasından bugün hiç Kuran-ı Kerim veyahut Kutsal kitabınızı okudunuz mu derdim. Gördüm ki; Allah'ın kitabını okumaktan aciz millet, kullarının yazdığından zati bi haber...   İnançsız bir toplum olmaya doğru gitmiyoruz! Artık kime ve niçin inandığımız sorusunu sormamız lazım kendimize. Menfaat uğruna dinimizi, devletimizi, gerçeklerimizi satmaya başladık. İstisnasız herkes bu şekilde! Kimisi oğlu işe girsin diye parti üyesi, kimisi ticareti yürüsün diye, kimisi sözüm ona dava özünde; "başıma birşey gelirse bir arkam olsun" derdinde... Anlayacağınız yeni Türkiye'nin Ülkücüsü ile Türkücüsü arasındaki pek fark yok! Nasıl mı? Artık hepimiz her anlamda eşitiz. Bugün sağcı veyahut solcu diye atmıyorlar adamı içeriye! Türkücü veyahut Ülkücüsün diye çeşitli noktalarda sorunlar yaşamıyorsun. Hastanelerde her hizmeti alıyorsun. Ve işin özünde, eski babayiğit Ülkücülerde kalmadı memlekette. Kalanlarda derin bir of çekiyor sigarasının ateşi üstünde...   Halimize şükür etmek lazım. Gündümüze güneş doğuyor, gecemize Ay. Oysa bir gün bir bakmışsınız Ay bile yok. Karanlık daha bir karanlık olmuş. Gece daha bir ayaz! Yüzyıldır savaş yüzü görmüyor; Bursa, İstanbul, Trabzon, İzmir, Ankara, kısacası Türkiye... Üç beş hain terör bombası o da düştüğü yeri yakıyor! Şehit boşuna mı verdi can bu ülkeye? Döviz yükseldi altın yükseldi diye veryansın ediyor herkes. Oysa yetiyor Türk Lirası herşeyimize. Bugünde yemesin kimse Hamburger, içmesin kola ve benzeri... Ayran, şıra neyimize yetmiyor. Ve yanında mis gibi döner veyahut cağ! Otobüse bin, alma ithal binek araba? Eksik kalsın o da olmaz mı?   Herkes üretim bitti diyor. Hayırdır? Köylerde ki gençleri ben mi aldım fabrikalarda işe? Ben mi dedim onlara; "baba toprağınızı ve hayvanlarınızı bırakıp gidin üç kuruşa çalışın şehirde" diye! Gidin gezin Anadolu'yu. Hadi, doğu da terör var peki batı da? Türk Silahlı Kuvvetleri; havada, karada, denizde tam güvenlik sağladığı halde neden ovalar boş, yaylalar boş, topraklar neden ekilmiyor, kuzular ve keçiler bayırlarda neden gezmiyor? Herkes hayvan pisliği kokmama derdinde! Oysa deliyor ozon tabakasını o üstünüze sıktığınız her türlü parfüm ve benzeri... Et ve yumurta fiyatı yüksek diyenlerin gidin geçmişine, hepsi köylü çocuğu! Düne kadar evinde 65 yaş maaşına kanaat edenlerin hepsinin bugün emekli maaşı var. Hasta ve yaşlı anasına "çalışıyorum" diye bakamayanların hepsine bu devlet maaş ödüyor. Ve yine çocuklarını iş güç bahanesi ile bakmaktan aciz anne ve babalara ama kreş parası ama bakıcı parası ödeniyor. Dünya'da işsizlik artmıyor! Aksine iş yok! Türkiye'de asgari ücreti daha fazla nasıl artırırız, ekonomiyi daha fazla nasıl üretime sevk ederiz diye gecesini gündüzüne katan bir Cumhurbaşkanı var. Evet var lakin, sıvacı Suriyeli, oto tamirci Suriyeli, çoban Afgan, e tabi bizim Türkler ve Kürtler beyefendi! Onlar şah değil, padişah Elhamdülillah. Bugün Türkiye'de, ne Türk, ne Kürt, ne Arap, ne de Macır aga çalışmıyor. Çalışanlarda yaşlandı artık!   Lafın kısası; şükür etmek lazım halimize. Bir bakmışsınız AY tutuldu. Her yer zifiri karanlık. İşte o vakit ne ölen neden öldüğünü anlar, nede kalan niye kaldığını. Ben sabredin demiyorum, sakın yanlış anlamayın. İsyan edin edebildiğiniz kadar diyorum! İsyan edin ki bu hoş günlerinize, Cenabı Allah tez zamanda halimize şükrettirecek belalar ile ıslah etsin hepimizi inşallah... Gayri mübarek Cuma günü hepimizi Allah'a havale ediyorum. Ya kendimize geliriz yada geldiğimiz yere hayırlısı ile döneriz inşallah.
Ekleme Tarihi: 19 Kasım 2021 - Cuma

Bir bakmışsınız AY tutuldu!

Kolay mı sanıryorsunuz yeryüzünde göklerin hakimiyetini? Güneş kadar Ay değerli değil mi? Bir Hilal uğruna ölenlerin sevdası üç beş kuruşa hiç edilebilir mi? Bir bakmışsınız Ay tutulmuş...

 

Halimize şükür etmez olduk. Devlet ile hükümeti birbirinden ayırır olduk. Hadi buyurun gidin, sizi tutan mı var? Amerika, Avrupa veya Afrika, Türkiye'den daha mı iyi? Göç Müdürlüklerine gidin. İl ve İlçe müdürlerinin çaylarını, kahvelerini için. Gidin ve görün oradaki vatansızlık gerçeğini. Açıkçası Türkiye, bugün doğru yönetilmiyor! Eskiden olacaktı da Türkiye'yi eleştirebilecektiniz. Sıkıp geçiyorlardı adamın kafasına! Ama beyaz toros ile ama hain bir kaza ile ölüp gidiyordunuz. Bugün "özgürlük yok" diyenlerin babaları iyi bilir bugünkü özgürlüğün kıymetini! Siz, hiç kendi vatanınızda "hain" oldunuz mu? Veyahut İngilizce konuşurken, Arapça konuşurken, Balkan dillerini konuşurken, Kürtçe konuştunuz diye karakol ve cezaevi yüzü gördünüz mü? Mahkemelerin soğuk yüzü ile yüzleştiniz mi hiç? Yüzleşmediyseniz eğer oturun oturduğunuz yerde. Davulun sesi uzaktan hoş geliyor size...

 

Gecenin bir yarısı pencereden dışarı bakıp sokak lambası yanmadığı için isyan edebildiğiniz bir ülke Türkiye. Veyahut trafik lambalarının 1 saaat arıza yapması nedeniyle hükümeti istifaya çağırabilecek kadar cahil insanların olduğu bir memleket. Mesele memleket aslında lakin, niyet mi farklı yoksa yöntem mi? Elbette herşey dört dörtlük demiyorum. Bazen akıl verenlerde oluyor bize; "Ömer bey şunları da yaz" diye... Soruyorum o çok bilmişlere; "bugün kaç gazete veya köşe yazarı okudunuz? Veyahut benim yazımı okudunuz mu?" diye. Emin olun okumamış oluyorlar! Aslında beklemiyorum okumalarını da... Eskiden bu soruları sorar arkasından bugün hiç Kuran-ı Kerim veyahut Kutsal kitabınızı okudunuz mu derdim. Gördüm ki; Allah'ın kitabını okumaktan aciz millet, kullarının yazdığından zati bi haber...

 

İnançsız bir toplum olmaya doğru gitmiyoruz! Artık kime ve niçin inandığımız sorusunu sormamız lazım kendimize. Menfaat uğruna dinimizi, devletimizi, gerçeklerimizi satmaya başladık. İstisnasız herkes bu şekilde! Kimisi oğlu işe girsin diye parti üyesi, kimisi ticareti yürüsün diye, kimisi sözüm ona dava özünde; "başıma birşey gelirse bir arkam olsun" derdinde... Anlayacağınız yeni Türkiye'nin Ülkücüsü ile Türkücüsü arasındaki pek fark yok! Nasıl mı? Artık hepimiz her anlamda eşitiz. Bugün sağcı veyahut solcu diye atmıyorlar adamı içeriye! Türkücü veyahut Ülkücüsün diye çeşitli noktalarda sorunlar yaşamıyorsun. Hastanelerde her hizmeti alıyorsun. Ve işin özünde, eski babayiğit Ülkücülerde kalmadı memlekette. Kalanlarda derin bir of çekiyor sigarasının ateşi üstünde...

 

Halimize şükür etmek lazım. Gündümüze güneş doğuyor, gecemize Ay. Oysa bir gün bir bakmışsınız Ay bile yok. Karanlık daha bir karanlık olmuş. Gece daha bir ayaz! Yüzyıldır savaş yüzü görmüyor; Bursa, İstanbul, Trabzon, İzmir, Ankara, kısacası Türkiye... Üç beş hain terör bombası o da düştüğü yeri yakıyor! Şehit boşuna mı verdi can bu ülkeye? Döviz yükseldi altın yükseldi diye veryansın ediyor herkes. Oysa yetiyor Türk Lirası herşeyimize. Bugünde yemesin kimse Hamburger, içmesin kola ve benzeri... Ayran, şıra neyimize yetmiyor. Ve yanında mis gibi döner veyahut cağ! Otobüse bin, alma ithal binek araba? Eksik kalsın o da olmaz mı?

 

Herkes üretim bitti diyor. Hayırdır? Köylerde ki gençleri ben mi aldım fabrikalarda işe? Ben mi dedim onlara; "baba toprağınızı ve hayvanlarınızı bırakıp gidin üç kuruşa çalışın şehirde" diye! Gidin gezin Anadolu'yu. Hadi, doğu da terör var peki batı da? Türk Silahlı Kuvvetleri; havada, karada, denizde tam güvenlik sağladığı halde neden ovalar boş, yaylalar boş, topraklar neden ekilmiyor, kuzular ve keçiler bayırlarda neden gezmiyor? Herkes hayvan pisliği kokmama derdinde! Oysa deliyor ozon tabakasını o üstünüze sıktığınız her türlü parfüm ve benzeri... Et ve yumurta fiyatı yüksek diyenlerin gidin geçmişine, hepsi köylü çocuğu! Düne kadar evinde 65 yaş maaşına kanaat edenlerin hepsinin bugün emekli maaşı var. Hasta ve yaşlı anasına "çalışıyorum" diye bakamayanların hepsine bu devlet maaş ödüyor. Ve yine çocuklarını iş güç bahanesi ile bakmaktan aciz anne ve babalara ama kreş parası ama bakıcı parası ödeniyor. Dünya'da işsizlik artmıyor! Aksine iş yok! Türkiye'de asgari ücreti daha fazla nasıl artırırız, ekonomiyi daha fazla nasıl üretime sevk ederiz diye gecesini gündüzüne katan bir Cumhurbaşkanı var. Evet var lakin, sıvacı Suriyeli, oto tamirci Suriyeli, çoban Afgan, e tabi bizim Türkler ve Kürtler beyefendi! Onlar şah değil, padişah Elhamdülillah. Bugün Türkiye'de, ne Türk, ne Kürt, ne Arap, ne de Macır aga çalışmıyor. Çalışanlarda yaşlandı artık!

 

Lafın kısası; şükür etmek lazım halimize. Bir bakmışsınız AY tutuldu. Her yer zifiri karanlık. İşte o vakit ne ölen neden öldüğünü anlar, nede kalan niye kaldığını. Ben sabredin demiyorum, sakın yanlış anlamayın. İsyan edin edebildiğiniz kadar diyorum! İsyan edin ki bu hoş günlerinize, Cenabı Allah tez zamanda halimize şükrettirecek belalar ile ıslah etsin hepimizi inşallah... Gayri mübarek Cuma günü hepimizi Allah'a havale ediyorum. Ya kendimize geliriz yada geldiğimiz yere hayırlısı ile döneriz inşallah.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetehalk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.