Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Kim, kime oy verecek

Siyaset ile futbol benzerlikler gösterir. Sahaya çıkarken arkanızda üç güç olması gerekir. Bunlardan ilki; doğru bir kadro, ikincisi doğru kadroyu kuran ve yöneten teknik ekip, üçüncüsü ise; size 90 dakika boyunca tüm inancı ve coşkusuyla destek verecek taraftar. Bugün Cumhur İttifakı açısından değerlendirdiğimizde, bu üçlemede ciddi eksiklikler ve hatalar ile kopukluklar olduğunu görüyoruz. Ve yine Millet İttifakını değerlendirdiğimizde; her ne kadar başarılı ve bir o kadarda yabancı teknik adamlar ile yönetiliyor olsa bile, takım oyuncularının kendi kalesine an be an gol attığına şahitlik ediyoruz. Ve bir de futbolun kaderini belirleyen hakem gerçeği var. Hakem, kimine göre sivil toplum kuruluşları kimine göre ise; diğer para ve güç gibi argümanlar olarak algılanıyor. Oysa asıl hakem, basın ve medyadır. Günümüzde konvansiyonel medyanın İstanbul dışında pekte etkin olmadığını görmekteyiz. Yani radyo ve televizyon yayıncılığı son dönemde İstanbul ve ulusal dışında yerelde pek aktif kullanılmıyor. Bursa, İzmir ve Anadolu'nun birçok şehrinde basılı yerel medya, internet haberciliği ve sosyal medya ile köşe yazarları daha etkin. Elbette Bursa başta olmak üzere Cumhur İttifakı'nın birçok yerinde son yerel seçimlerde yapılan büyük yanlışlar daha doğrusu hatalar, olası genel seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhur İttifakı'na eksi yazmaya devam ediyor.   Elbette maç 90 dakika ve lig birden fazla maç sonrasında liderini belirliyor. Şuan sahaya baktığımızda, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir alternatifi olmadığını gözlemliyoruz. Bu alternatifsizlik, hem Sayın Erdoğan'ın ve Cumhur İttifakı'nın özgüven patlaması sonucu daha fazla hata yapmasına hemde bir noktadan sonra kendi kendisi ile yarışmasına neden oluyor. Yani çivi, çiviyi söker misali Cumhur İttifakı kendi kalesine kendi adamları ile sürekli atak yapıyor. Ve sakatlanan oyuncu sayısı değişecek oyuncu sayısı sınırını aşmış durumda. Millet İttifakı ise, yanlış söylemleri ve lider hataları nedeniyle üçüncü ittifakın Anadolu'da yeşermesine neden oldu. Gözlemlediğimiz kadarıyla önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı AK Parti içerisinde kimi çevrelerce derin bir tartışma konusu olurken, Cumhur İttifakı adayının karşısına en az 1 liberal 1 sol ve 1 milliyetçi adayın yanı sıra bir tane de Kürt ve Arap kökenli aday çıkması bekleniyor. Başkanlık sisteminin hızla parlamenter sisteme dönmesini isteyen derin siyasilerin çağrısı bu son adayın oy gücünün analizinin sahada sağlanması ve karşılığının doğrulanmasından kaynaklanıyor. Öyle ki, uzun yıllar sonra Bulgaristan'da Türk Cumhurbaşkanı Adayı çıkaran Türkler'in gücü ve varlığı bu hamle sonrasında Avrupa Birliği'nde derin bir tedirginliğe neden oldu. Bugün benzer bir durum göç dalgaları ile demografisi değişen Türkiye içinde geçerli!   Her ne kadar Cumhur İttifakı içerisinde AK Parti ve MHP diye bir ayrım yapmak isteyenler olsa bile, asıl sorun Kürt ve Arap oylarının kime gideceğinin belirlenemiyor olmasından kaynaklanıyor. Ve yine FETÖ mağduru aileler ile cezaevlerinde ve adliyelerde mağdur edilen onbinleri, emeklilikte yaşa takılanları, siyasilerin kibir ve gazabında Sayın Erdoğan ve AK Parti ile MHP'den kopanları değerlendirdiğimizde, önümüzdeki seçimde Cumhur İttifakı'nın işi çok zor diyebiliriz. Yarın olası bir seçimde MHP seçmeni İYİ Parti'ye kayar mı sorusunun cevabını bugünden veremeyiz lakin, İYİ Parti'nin Denizli mitingi başta olmak üzere sahada artan oy gücünü küçümsemekte aptalık olacaktır. AK Parti ve MHP'nin ısrarla kendisinden uzaklaştırdığı halk, esnaf, medya ve genç kitle hızla diğer partilere kayıyor. Belki bu partilerin üye sayısı değişmiyor ama AK Parti'nin iktidara geldiğindeki üye sayısı ile oy sayısını kıyasladığımızda tezimizin ne kadar doğru bir bütünlüğe sahip olduğunu görüyoruz. Bu analizlerimizi yanlış bulanlarla 7 Haziran'da olduğu gibi sandıkta  karşılaşmaya hazırım. Lakin, 7 Haziran'da olduğu gibi olası bir seçimin arkasından hemen 1 Kasım gelmeyecek. Yani olası bir iktidar değişimin Türkiye'de en az 3 yıllık bir hükümet olarak varlık göstermesi kesin.   Cumhuriyet Halk Partisi'nin yerel yönetimler eli ile darma dağın ettiği ve ısrarla CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun aksine aşırı sol ve mezhepçi bir siyasi süreç yönettiği şu günlerde, yıldızı parlayan bir diğer parti ise; Deva Partisi. Her ne kadar İl ve İlçe teşkilatları ile sahada ciddi bir varlık gösteremiyor olsa bile, Sayın Ali Babacan sıcak tavırları ve samimi kişiliği ile AK Parti'den kitle oylarını en fazla kendine çeken lider diyebiliriz. Kadın aday ve kadın oyunun gücünü sürekli deklare eden Sayın Meral Akşener'in nefes almaya ve biraz sahadan çekilmeye ihtiyacı var. Akşener'in öfke patlamaları en fazla da partisinde derin yaralar açıyor. Son dönemde gözlerden kaybolan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'nun ise, Büyükşehirlerde pek şansı yok.   Memurların oylarını sendikalarının alkışladığı partilere vereceğini düşünmüyorum. Erken yaşta emeklilik, 3600 ek gösterge, liyakatsız atamalar, siyasi baskılar, ihraç personeller, idare mahkemeleri ve danıştay aşamasında mağdur olanlar ile düşük maaşa talim ettirilen yüzbinlerce kamu çalışanının olası seçimde Cumhur İttifakı diyeceğini iddia edenler yanılıyor! Öyle ki, Cumhur İttifakı Milletvekillerinin saha çalışma analizlerini incelediğinizde, kamu kurumlarında makam ziyareti yaparak poz vermek dışında herhangi bir faaliyetleri olmadığını görürsünüz. Keza, Millet İttifakı buralara uğramış bile değil!   Yarın bir seçim olduğunda kimsenin yüzde 50+1 alamayacağı kesin bir sonuç. Ekonomi yüzde yüz düzeltilmiş olsa, FETÖ lideri Fethullah Gülen Türkiye'ye teslim edilse, PKK ve diğer örgütlerin lider kadroları İmralı'ya konulmuş olsa bile, halk; yerel yöneticiler ve yerel siyasilerin adaletsizliği ile kibrinden yorulmuş durumda. Bu durum her iki ittifak içinde benzerlik gösterdiğinden üçüncü ittifakın aradan sıyrılması ve yeni bir iktidar yolunu açması bugünün şartlarında öngörülebilir bir gerçeklik. Peki, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı liderleri bu tablo karşısında ne mi yapmalı? Onu da, her yıl yüzbinlerce lira para verdikleri herbiri birbirinden kıymetli danışmanlarına sorsunlar...
Ekleme Tarihi: 22 Kasım 2021 - Pazartesi

Kim, kime oy verecek

Siyaset ile futbol benzerlikler gösterir. Sahaya çıkarken arkanızda üç güç olması gerekir. Bunlardan ilki; doğru bir kadro, ikincisi doğru kadroyu kuran ve yöneten teknik ekip, üçüncüsü ise; size 90 dakika boyunca tüm inancı ve coşkusuyla destek verecek taraftar. Bugün Cumhur İttifakı açısından değerlendirdiğimizde, bu üçlemede ciddi eksiklikler ve hatalar ile kopukluklar olduğunu görüyoruz. Ve yine Millet İttifakını değerlendirdiğimizde; her ne kadar başarılı ve bir o kadarda yabancı teknik adamlar ile yönetiliyor olsa bile, takım oyuncularının kendi kalesine an be an gol attığına şahitlik ediyoruz. Ve bir de futbolun kaderini belirleyen hakem gerçeği var. Hakem, kimine göre sivil toplum kuruluşları kimine göre ise; diğer para ve güç gibi argümanlar olarak algılanıyor. Oysa asıl hakem, basın ve medyadır. Günümüzde konvansiyonel medyanın İstanbul dışında pekte etkin olmadığını görmekteyiz. Yani radyo ve televizyon yayıncılığı son dönemde İstanbul ve ulusal dışında yerelde pek aktif kullanılmıyor. Bursa, İzmir ve Anadolu'nun birçok şehrinde basılı yerel medya, internet haberciliği ve sosyal medya ile köşe yazarları daha etkin. Elbette Bursa başta olmak üzere Cumhur İttifakı'nın birçok yerinde son yerel seçimlerde yapılan büyük yanlışlar daha doğrusu hatalar, olası genel seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhur İttifakı'na eksi yazmaya devam ediyor.

 

Elbette maç 90 dakika ve lig birden fazla maç sonrasında liderini belirliyor. Şuan sahaya baktığımızda, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir alternatifi olmadığını gözlemliyoruz. Bu alternatifsizlik, hem Sayın Erdoğan'ın ve Cumhur İttifakı'nın özgüven patlaması sonucu daha fazla hata yapmasına hemde bir noktadan sonra kendi kendisi ile yarışmasına neden oluyor. Yani çivi, çiviyi söker misali Cumhur İttifakı kendi kalesine kendi adamları ile sürekli atak yapıyor. Ve sakatlanan oyuncu sayısı değişecek oyuncu sayısı sınırını aşmış durumda. Millet İttifakı ise, yanlış söylemleri ve lider hataları nedeniyle üçüncü ittifakın Anadolu'da yeşermesine neden oldu. Gözlemlediğimiz kadarıyla önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı AK Parti içerisinde kimi çevrelerce derin bir tartışma konusu olurken, Cumhur İttifakı adayının karşısına en az 1 liberal 1 sol ve 1 milliyetçi adayın yanı sıra bir tane de Kürt ve Arap kökenli aday çıkması bekleniyor. Başkanlık sisteminin hızla parlamenter sisteme dönmesini isteyen derin siyasilerin çağrısı bu son adayın oy gücünün analizinin sahada sağlanması ve karşılığının doğrulanmasından kaynaklanıyor. Öyle ki, uzun yıllar sonra Bulgaristan'da Türk Cumhurbaşkanı Adayı çıkaran Türkler'in gücü ve varlığı bu hamle sonrasında Avrupa Birliği'nde derin bir tedirginliğe neden oldu. Bugün benzer bir durum göç dalgaları ile demografisi değişen Türkiye içinde geçerli!

 

Her ne kadar Cumhur İttifakı içerisinde AK Parti ve MHP diye bir ayrım yapmak isteyenler olsa bile, asıl sorun Kürt ve Arap oylarının kime gideceğinin belirlenemiyor olmasından kaynaklanıyor. Ve yine FETÖ mağduru aileler ile cezaevlerinde ve adliyelerde mağdur edilen onbinleri, emeklilikte yaşa takılanları, siyasilerin kibir ve gazabında Sayın Erdoğan ve AK Parti ile MHP'den kopanları değerlendirdiğimizde, önümüzdeki seçimde Cumhur İttifakı'nın işi çok zor diyebiliriz. Yarın olası bir seçimde MHP seçmeni İYİ Parti'ye kayar mı sorusunun cevabını bugünden veremeyiz lakin, İYİ Parti'nin Denizli mitingi başta olmak üzere sahada artan oy gücünü küçümsemekte aptalık olacaktır. AK Parti ve MHP'nin ısrarla kendisinden uzaklaştırdığı halk, esnaf, medya ve genç kitle hızla diğer partilere kayıyor. Belki bu partilerin üye sayısı değişmiyor ama AK Parti'nin iktidara geldiğindeki üye sayısı ile oy sayısını kıyasladığımızda tezimizin ne kadar doğru bir bütünlüğe sahip olduğunu görüyoruz. Bu analizlerimizi yanlış bulanlarla 7 Haziran'da olduğu gibi sandıkta  karşılaşmaya hazırım. Lakin, 7 Haziran'da olduğu gibi olası bir seçimin arkasından hemen 1 Kasım gelmeyecek. Yani olası bir iktidar değişimin Türkiye'de en az 3 yıllık bir hükümet olarak varlık göstermesi kesin.

 

Cumhuriyet Halk Partisi'nin yerel yönetimler eli ile darma dağın ettiği ve ısrarla CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun aksine aşırı sol ve mezhepçi bir siyasi süreç yönettiği şu günlerde, yıldızı parlayan bir diğer parti ise; Deva Partisi. Her ne kadar İl ve İlçe teşkilatları ile sahada ciddi bir varlık gösteremiyor olsa bile, Sayın Ali Babacan sıcak tavırları ve samimi kişiliği ile AK Parti'den kitle oylarını en fazla kendine çeken lider diyebiliriz. Kadın aday ve kadın oyunun gücünü sürekli deklare eden Sayın Meral Akşener'in nefes almaya ve biraz sahadan çekilmeye ihtiyacı var. Akşener'in öfke patlamaları en fazla da partisinde derin yaralar açıyor. Son dönemde gözlerden kaybolan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'nun ise, Büyükşehirlerde pek şansı yok.

 

Memurların oylarını sendikalarının alkışladığı partilere vereceğini düşünmüyorum. Erken yaşta emeklilik, 3600 ek gösterge, liyakatsız atamalar, siyasi baskılar, ihraç personeller, idare mahkemeleri ve danıştay aşamasında mağdur olanlar ile düşük maaşa talim ettirilen yüzbinlerce kamu çalışanının olası seçimde Cumhur İttifakı diyeceğini iddia edenler yanılıyor! Öyle ki, Cumhur İttifakı Milletvekillerinin saha çalışma analizlerini incelediğinizde, kamu kurumlarında makam ziyareti yaparak poz vermek dışında herhangi bir faaliyetleri olmadığını görürsünüz. Keza, Millet İttifakı buralara uğramış bile değil!

 

Yarın bir seçim olduğunda kimsenin yüzde 50+1 alamayacağı kesin bir sonuç. Ekonomi yüzde yüz düzeltilmiş olsa, FETÖ lideri Fethullah Gülen Türkiye'ye teslim edilse, PKK ve diğer örgütlerin lider kadroları İmralı'ya konulmuş olsa bile, halk; yerel yöneticiler ve yerel siyasilerin adaletsizliği ile kibrinden yorulmuş durumda. Bu durum her iki ittifak içinde benzerlik gösterdiğinden üçüncü ittifakın aradan sıyrılması ve yeni bir iktidar yolunu açması bugünün şartlarında öngörülebilir bir gerçeklik. Peki, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı liderleri bu tablo karşısında ne mi yapmalı? Onu da, her yıl yüzbinlerce lira para verdikleri herbiri birbirinden kıymetli danışmanlarına sorsunlar...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetehalk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.